İyinin kötüye karşı zaferini simgeleyen Holika'dan esinlenilerek Holi adı verilen bu festival, her yıl baharın gelişinde dolunay zamanı kutlanır. Özellikle Holika'nın kül hâline geldiği sahne, efsaneyi yaşatmak adına her yıl gerçekleştirilir. Festivalin başlamasından önce insanlar yakılacak ateş için odun ve tahta toplamaya başlarlar. Bir kukla, şeytana edilen küfürlerle büyük ateşte yakılır ve ardından hep bir ağzıdan "Holi-hai!" bağırışları yükselir. Holi'nin son gününde insanlar, yakılan ateşten biraz alıp evlerine götürürler. Böylece evlerinin ve bedenlerinin kötülüklerinden korunduğuna inanırlar.
Festivalin ikinci yani son günü, renklerin günüdür. Günler önceden marketler ve sokaklar, farklı renk boyalarla dolmaya başlar. Bu günlerde kırmızı, sarı, mor, yeşil, mavi gibi birçok rengi sokaklarda görmeniz mümkündür. Festivalde her renk kendine göre anlam bir içerir: Kırmızı masumiyeti, yeşil canlılık ve enerjiyi, mavi sakinlik ve ağırbaşlılığı, sarı ise dindarlığı temsil eder. Şarkılar söylenir, danslar edilir, insanlar birbirilerine boya fırlatırlar ve bahar tüm renklerini sokaklara, insanlara taşımış olur.
Festivalde bir diğer eğlenceli unsur ise kaymak kabını kırma geleneğidir. Bu gelenek, daha çok Maharashta ve Gujarat şehirlerinde coşkuyla kutlanır. Burada bir kaymak kabı sokakta yüksekte asılı olur. Kadınlar bir yandan Holi halk şarkıları söylerken diğer yandan da ellerindeki suları erkeklere sıçratırlar. Bu sırada erkeklerden meydana gelmiş büyük bir insan piramidinin en tepesindeki kişi başıyla kabı devirmeye çalışır. Gelenek, rivâyete göre Lord Krishna'nın köyde girebildiği her evden kaymak çalması ve kadınların da kaymakları küçük Krishna'dan saklamak için yükseğe koymasıyla başlamıştır.